Bilinç ve Brâña (Nefes, Prana)

Ana Sayfa HakkımızdaMakalelerBilinç ve Brâña (Nefes, Prana)

Fizik ve süzüg âlemlerde uyuyan kim, uyanan kim, ölen kim? Bu soruların doğru cevabını araştırmamız bize süzüg ve fizik alanları fark etmemizi sağlar. Belki bir gün, o an gelir de âlemleri kalp gözümüzle görüp, kulağımızla da duyabiliriz.

Geceleri uyuyunca dinlenen bizim fizik bedenimizdir, özbenliğimiz dinlenir. Hz. Mevlâna Mesnevisinde bunu çok güzel örnekler ile anlatır. “Geceleri beden uyuyunca, bilinç kendini maddenin esirliğinden kurtarır.” der. Bu nedenle bazı rüyalar bilincin diğer âlemlerdeki deneyimleri ve gördükleri ile ilgilidir. Hz Mevlâna fizik uyku durumunda bilincin kısıtlı özgürlüğüne kavuştuğunu anlatır ve bunu uçurtmaya benzetir. Uçan uçurtma özümüzle birlikte dolaşan bilincimizdir, uçurtmanın ipi ise Yaratan’dan bize uzanıp gelen yaşam gücüdür. Bu fizik bedene süzüg öz kurgu aracılığı ile bağlanmıştır. Bu bağ süzüg bir bağdır. Bu bağ nedeni ile fizik beden uykudayken bilinç kısıtlı bir özgürlüğe kavuşur.

Bu bağın adı Bratürkçe de Soluğ ve Brāña; Sanskritçe de Prana, Arapça da ise Rahman'ın Nefesidir. Günümüz Türkçesinde nefes ve soluk sözcükleri daha çok fizik solunum ile ilgili bir şekilde kullanılmaktadır. Süzüg anlamları neredeyse unutulmuştur. Bratürkçe'de Brāña sözcüğü bilinç öncesinden gelen açılım anlamına gelir. Bu açılım beraberinde yaşam gücünü getirir. Biz buna hayat diyoruz. Bratürkçe'de ki Soluğ ise soldan inen güç anlamına gelir.

Hz. Muhammed(sav)'in; "Şimdi uyuyorsunuz ölünce uyanacaksınız." sözün de birbirini tamamlayan en az iki ayrı anlam vardır. Birincisinde, "Brāña (Prana) bağının fizik bedenden kopması ile fizik bedeniniz ölür ve bilinciniz de fiziğin bağımlılığından kurtulup uyanır" demektedir. Burada ölen fizik bedendir, geriye sağ kalan ise süzüg bedendir. Fizik bedende nefes alma durur. Nefes almanın veya kalbin durmuş olması ölümün gerçekleştiği anlamına gelirse de fizik bedenin ölümüne esas neden brañanın (soluğun) fizik bedenden ayrılmasıdır. Bu fiziki ölüm insan bilincini hemen bir üst düzeye, uyanık bilince çıkartır. İkinci anlamda ise kişinin bu yaşamda uyanması için, kazanılmış benliğinin, bencilliğin ve maddenin etkisinden kurtulması gerekir denilmektedir.

Bilinç fizik veya süzüg bedene ait bir şey değildir. Fizik bedenin ölümü ile süzüg beden ölmez. Bilinçli hayatımız süzüg alanda bir üst düzeyde devam eder. Bilinç, Yaratan'ın Ya Alim isminden kaynaklanır. Yaratılmamıştır ve ölümsüzdür. Bilincin Saf bilinç, Yüksek bilinç, Uyanık bilinç, Uyuyan bilinç ve Alt bilinç olarak beş düzeyi vardır.

Saf bilinç iç boyuta aittir ve Birlik alanında kendini gösteren İlâhi bir bilinçtir. Bilincin diğer düzeyleri ise kendilerini dış boyutta sırayla belli ederler. Dördüncü âlemde yüksek bilinç, üçüncü âlemde uyanık bilinç, ikinci âlemde uyuyan bilinç ve birinci âlem ve fizik alanda alt bilinç olarak kendini gösterir. Bu dönüşüme fizik ve süzüg değişimler neden olur. Aslında bilinç tektir. Bilincin bu şekilde maddenin içine doğru olan gelişmesini bilincin yolculuğu olarak tanımlıyoruz.

Eğer fiziki ölümden önce bilincimizi ve öz benliğimizi daraltan emreden benliğimizden (nefsi emmare) kurtulursak, bilincimiz güçlenip uyuyan bilinç durumundan, önce uyanık bilinç durumuna, ardından da yüksek bilince ve saf bilince geçer. Gerçek uyanış da budur. Aslında bu iki sevgilinin buluşmasına benzer. Seven ve Sevilen Sevgiyle Birlikte olurlar.

Uzm. Dr. Mehmet Kasım 
Kişisel Gelişim Danışmanı